Hesap Lütfen
Almost a year ago, we read another book, and due to procrastination, we are only now able to write its summary. Better late than never, as they say! We hope you enjoy the points we remember from the notes we took.
Vedat Milor is a well-known public figure in Turkey. He is a food critic, economist, TV programmer, columnist, and skilled wine-taster. He prepares and directs a TV program about the restaurants he visits, and what makes him so popular are his tasting sessions and his critiques of the food and service.
Although he is well known for his TV program, the book is not about food—or perhaps it’s about the taste of life. It consists of eight main sections that serve as a handbook for a qualitative life, using anecdotes from his own experiences.
The sections include:
- How to survive in a tough world (strategies to survive)
- How to expand or broaden your view
- The social contract within a society and how to live as a community
- How to set priorities in one’s life
While we were reading the book, it took a lot of effort to digest and think twice about the topics since it was full of information that you can easily relate to from your experiences. Sometimes, even each sentence was a topic to reflect on and consider how to deal with similar situations in your life.
For example, in section 5 (how to set up your own way in a new world), there was a sentence about success. If we try to translate it, it basically says that any individual who is successful according to their own standards could easily be unhappy if they see another individual exceeding those standards much faster. This resonated with me, as using social media platforms every day, we often talk about the happiness and success of others while we are also reaching our own success levels.
The book is easy to read with clear Turkish but also challenging because each section requires you to focus and extract your takeaway from each sentence, which I find very useful.
At the end of the book, he also shares the best 10 books and movies that he recommends. To conclude, it is worth reading, and you will enjoy it and definitely find something relatable from your own experiences and life.
======================================================================================================
Çok öncelerde okuduğumuz (Eylül 2022) ve podcastini sanıyorum geçen yıl yapabildiğimiz ve şimdilerde de artık koyabildiğimiz bir yazı olacak. Geriden geliyoruz ancak kitap okuma hızımız maalesef çok düştü, bu yazıyı da böyle aylar sonra koymak belki de çok mantıklı değil ama hem okuyup hem podcastini yaptıktan sonra koymamak olmazdı…
Vedat Milor, herkesçe bilinen, birçok şapkayı takan, gurme, iyi bir şarap tadımcısı, ekonomist, tv programcısı, köşe yazarı, yemek eleştirmeni… ve bence Twitter(yeni adıyla X) de çok iyi esprileri olan çok yönlü bir abimiz.
Ben kendisini hem yazılarından hem de NTV’deki programlarından takip ettiğim kadarıyla biliyorum ve programlarındaki anlatışı ve samimiyeti belki de halkın gözünde popüler olmasının sebeplerinden biri. Sanıyorum Tekirdağ taraflarında tadım yaparken , İtalya’da kullanılan yağdan bahsederken dükkan sahibinin yüzündeki ifade görülmeye değerdi 🙂 ve bunu yaparken gerçekten bilgi amaçlı paylaştığı ve hiçbir egoya sahip olmadan sırf yemeğe odaklandığı çok belliydi.
“Hesap Lütfen” aslında beklendiği gibi bir yeme-içme kitabı ya da en çok tercih edilen restoranların anlatıldığı bir kitap değil. Aksine belki de hayatın tadını nasıl çıkartabileceğinizi düşündüren ve size bir nevi yol gösteren bir başucu kitabı olabilir.
Kitap başlıca 8 bölümden oluşuyor ve her bölüm aslında kendi içinde devasa bir bilgi ve düşünce yumağı olarak adlandırılabilir. Bölümlerden bazıları:
- Zor zamanda ayakta kalma stratejileri
- Hayattaki öncelikleri belirleme sanatı
- Toplum içinde yaşamanın yolları
- Türkiye asalak sınıftan nasıl kurtulur?
Kitap yukarıda da bahsettiğim gibi aslında her bölümüyle derya-deniz bir kitap, hem yalın Türkçesi ile kolay okunabiliyor ama bir o kadar da her cümlenin üzerinde kendinizden, toplumdan birşeyler bulduğunuz için çok düşündürüyor.
Mesela 2.Bölüm de (İnsan dünyaya nasıl açılır?), hobi olarak tenis oynadığından bahsetmiş ama ilginç olan kendini geliştirmek için hep daha iyi rakiplerle oynadığı ve bu şekilde kendini bir adım öteye taşıdığı. Şimdi İngilizce konuşurken de, eğer ben İngiliz ya da İngilizcesi çok iyi olan biriyle konuşuyorsam otomatik olarak daha iyi konuşmak için daha çok çaba sarfediyorum, ya da lisedeyken yanımdakiler benden daha iyilerse ben de onlardan daha iyi olmak için çabalıyordum… Tabi ki herkesin çıkarımı, deneyimi farklı olacaktır ama bunun gibi yüzlerce cümle de ya da düşünce de kendinizi buluyorsunuz kitapta.
Kitap kesinlikle okumaya değer ve hatta ara ara tekrar okunası bir eser, gerek düşündürdükleri gerekse kendimizden bulduğumuz kesişim noktaları itibariyle değerli bir ktap. Kitabın sonunda da hayatını etkileyen 10 kitap ve filmi paylaşmış Vedat Milor…